Bilincin Altında (3)-Yüzleşmeler

Gerçek dünyada hayatım boyunca hiç bayılmamıştım.Gözlerimi karanlıktan çıkarıp karanlığa açtım merdivenlerin ucunda.Kim bilir kaç saniye,dakika,gün veya haftadır yere paraleldim.Vücudum yine dingindi.Fark ettim ki her kata indiğimde zihnim en azından bu kıyağı geçiyordu bana.Dizlerimin üzerinde doğruldum.Yerçekimine karşı bu hareketim vücudumda bir yara olduğunu hissettirdi bana.Fakat bu zihinsel dünyada nasıl yara alabiliyordum merak ettim.Biliyordum,bu kuleden çıktıktan sonra özgür olacaktım fakat ne denli zor olacağının da farkında idim.

Yaralarım eklem bölgelerimin çoğundaydı.Dizlerim,küçükken mermerle ezip tükürdükten sonra kına yaptığımız tuğla parçaları gibiydi.Yine bir koridor,bu sefer üstüne yaralıydım fakat her National Geographic belgeselcisinin tecrübeleriyle sabittir ki yaralı aslandan tehlikeli bir şey yoktur kara ormanlarda.Yaralı bir aslan olabilmeyi dilediğim anda,en azından pençelerim çıksın diye,karşımda belirdi güzel ve kavruk Afrika'nın güzel aslanı.Kafam karışıyordu,sarmaşıkların bu ani hücumu beni bunaltmıştı.Aslanın ormanların kralı olduğundan haberi olsaydı daha kibirli duracağından şüphem yoktu.Yelesinden anladığım kadarıyla erkek bir aslandı ve eski bir dostum olan Sigmund buna nasıl bir psikanaliz yapardı merak ettim.Büyük ihtimalle benim bastırılmış cinsel duygularıma bastıracaktı bahis parasını.Erkek aslan daha önce hiç insan görmemiş gibi bakıyordu..Kulaklarımda AC/DCden Back in Black çalarken ben o karanlıktan kurtulmak için çırpınıyordum.Bende ona hiç aslan görmemiş edasıyla baktım.Belgeselciler düştü hafızamın bir yerinden,bir aslana karşı ne yapabilirdim.Düşündüm:
A:yere oturup zararsız olduğumu gösterebilirdim
B:Üzerimdeki yırtık t-shirtü çıkarıp kaldırarak daha büyük görünüp korkutabilirdim
C:kaçarak uzaklaşabilirdim
D:’’boşver bunları’’



Bir dakika,bu benim fikrim değildi.Dan diye duyduğum D şıkkı,bana ait değildi.Aslan dostum anlamlıca baktı ve sanırım kırık bir şekilde sırıttı.
Sırıtma yarışına katıldım ve birinci oldum.A,artık sırıtmıyordu.''neden ben olmak istedin''dedim....Hayır demedim!Benim sözlerim,düşüncelerim değildi bunlar.Beynimin içinden gelen bir şey ilk defa bana ait değildi.Bu seferki sırıtma yarışını o kazandı.Şaşkınlığımla Akıllı TV izler gibi eğlendi.Artık alışmalıydım buna,karşımdaki A zihnimdeydi.
Görünüşe göre cevap vermeliydim."Seni çağıran ben değildim sadece yaralarımı gördüğümde yaralı aslan modeli çağrışım yaptı" diye cevapladım zihnimden.Koridor birazdan bir düelloya ev sahipliği yapacak bir Western kasabasından farksızdı ve düello telepatik olarak gerçekleşecekti.O an Süpermen olup uçup gitmek istedim "istemeden" ve karşımda beliren göğsünde kocaman bir S harfiyle ve mavi taytıtla Süpermen oldu.Kahretsin diye söylendim, alnından da iki üç tane saç kıvrık olarak sarkan Süpermen e.Lazerli gözleriyle beynimi okuyordu eminim.Ardından yoluma devam edebilmek için ne yapmam gerektiğini düşündüm ve o an da hayata farklı bi açıyla bakan ve beğendiğim tek kişisel gelişim türü kitabı yazan Stefano Elio D’Anna’yı getirdm aklıma,o olmak istedm ve beyaz saçları babacan gülümsemesiyle karşımda belirdi.Sorumu attım ortaya “Nasıl yoluma devam edebilirim”?Tam kitabından örnekler vererek konuşmaya başlamıştı ki susturdum onu.Kimin icat ettiği kesin olmayan siyasi anlam içermeyen ampul kafamın üzerinde 2000 Watt la yanıyordu.Cevabı bulmuştum cevap "bendim".Evet D’Anna bi bakıma yardımcı olmuştu fakat egoizmim kabararak cevabı bulanın ben olduğumu söyledi,bende tereddüt etmeden boyun eğdim.O an içimden tüm benliğimle kendim olmak istedim ve gözümü açtığımda koridor bu sefer düello sonrası bir Western kasabasıydı.Yaralı aslanı vurmuş,süpermene yeşil kriptonit yedirmiş ve D’Anna yla da hoş sohbet etmiştim.Artık bu kat içinde özgürdüm.Yola devam etmek en büyük engeldi yolumdaki.Engeli aştım ve devam ettim... 20. Katta beni neler beklediğini umursamıyordum.Back in Black bir kez daha çaldı bende karanlığa döndüm.

Yorumlar