Geçmişi Kurşunlamak

Dünsüz ve yarınsız yaşamak bu olsa gerekti.Yaşadığı anı sıva harcıyla doldurup,gününü üstüne inşa ederdi.Karşımda yere 90 derecelik açıyla dikilen adam benliğimi kendimi tanıdığımdan daha iyi tanıyor belki.

Daha 12 yaşında idim.Sokakta mideme bir şey girmesi için dua ettiğim fakat kime dua ettiğimi bilmediğim bir vakitte de yine dimdik duruyordu karşımda.Şu an ki yüz hali gibi yine gülümsüyordu.Suratında,aort damarının çıktığı yerden gelen bir gülümseme vardı.Bana baktı,yukarıdan;zihnimi okudu,aşağıdan;elini uzattı,tuttum,okyanusun dibine düşmüştüm ve heryerim kan içinde de olsa bu adam köpekbalığı da olsa ona tutunurdum.Çünkü farkındaydım ki hayat Mariana Çukuru'ndan daha derindi ve üzerime kustuğu basıncı da daha fazlaydı.


Ayağa kalktım,aç kusmaktan benliğini yitirmiş midem,karşımdaki adamın elindeki ekmek parçasını görünce ağzımdan çıkmaya çalıştı,izin vermedim.Ekmek,ekmek kokuyordu,o an ne yanlış anlaşılmış Marie Antoinette'in ekmek hakkında söyledikleri,ne düşünürlerin ekmek mi silah mı adlı polemikleri benim ilgim dahilindeydi.Tek odak noktam o sıcak,hoş kokulu,üzeri biraz unlu bir parça ekmekti.Açtım,ve bu adam bana o ekmeği verdi.Elimde tuttum,ağzıma götürdüm ve yedim.Bu fiili gerçekleştirmek o kadar uzun sürdü ve o kadar mutlu etti ki hiçbir LSD bu etkiyi gösteremezdi küçücük bedenimde.

İçten gülüşlü esmer,uzun ve zayıf adam beni ayağa kaldırdı.Esmer,uzun ve zayıf adam bana protez bir hayat taktı.Benden iyi değildi durumu ama bana yardım etti.Yerleştirdiği küçük kulübe de büyüdüm,tek başımaydım,konuşmadı benimle hiç ama her gelişinde ya yiyecek bir şey vardı uzun koluyla vücudu arasına sıkıştırılmış ya da orası burası yırtık bir elbise.Hiç teşekkür etmedim,hiç halimi hatırımı sormadı,sadece bir melek gibi geliyor,yardım ediyor,gidiyordu.Bense yüzünü kara çıkarmadım,çalıştım,didindim ve bir subay oldum.Şu an Rus ordusunda yüzbaşıyım,ve eğer ben Yüzbaşı Fyodor Krosac olmuşsam bunun tek etkeni o adını bile bilmediğim adamdır.

Ve şimdi karşımda...Adını öğrendim:Nikolay Marosek,uzun,esmer,zayıf Rus vatandaşı,61 yaşında ve Stalin karşıtı bir örgütün barında içtiği bir içki yüzünden şimdi karşımda.Beni hatırlamaması normal,benim o meleği unutmamsa imkansız.Suratında hafif bir tebessüm var,neden gülüyor,neden insanlara yardım ediyor,neden savunmasında hiçbir şey yazmıyor anlamıyorum,sadece ağlıyorum içimden.Vakit geliyor...Elimi kaldırıyorum,kalkan elim kalkan 12 tüfeğin kalkmasının sebebi.Hazır diyorum,dilimi kopartmak istemeden önce,ısırıyorum dilimi,kanlar ağzıma doluyor,gözyaşlarım gözlerime dolarken,Ateş diyemiyorum,kalbim duruyor ve elim düşüyor,işareti alan 12 tüfek,tebessümünü ölümden bile esirgemeyen adama kurşun yağdırıyor.Ve o ölüyor,ekmeği yediğim an geliyor gözümün önüne,yavaşlıyor yine dünya...O düşüyor ben düşüyorum,o ölüyor ben dizlerimin üstünde ağzımda kanla gözlerimde gözyaşıyla boğuluyorum.Ayağa kalkıyorum,Cehennem'e yürüyorum,hakettiğim yere...

Yorumlar

  1. "Ayağa kalktım,aç kusmaktan benliğini yitirmiş midem,karşımdaki adamın elindeki ekmek parçasını görünce ağzımdan çıkmaya çalıştı,izin vermedim"bu kısmın ıssıran bir soyutluğu ve son andaki gizli meksika çıkmazı çok etkileyici.Son sahnede herkes birbirine subay iyi adama geçmiş subaya iyi adam da büyük ihtimalle iyi olduğu için kendine silah çekene değil de subaya silah çekene silah çekiyor

    YanıtlaSil

Yorum Gönder