Hissiz Patrick Joos(3)


Duvarlar,ağaçlar,insan yüzleri,insan kemikleri,dağlar,patikalar...

Yaşlandığımı hissediyorum,devamlı dikkat ettiğim beslenme düzenim ve fiziki sağlığım,kimi yerlerde açıklar veriyor,kimileri romun ucunu kaçırıyorum,kimi zamansa dana rostonun.Yoldayım,yarım gündür.Köyü terkettim,kitabımın bir kısmı tamamlandı.Fakat Patrick Joos olarak yapacağım daha çok şey var.Asama verdiğim ağırlık artıyor hafiften,mola vermeliyim.Kafamda dönen düşünceler yüzünden ellerim ve dizlerimin rezonansı artmış durumda.Kaldırıyorum kafamı gökyüzüne,bu mevsimde hava biraz kötü,yağmur bile yağabilir her an.En yakındaki köy 3 saat yürüme mesafesinde.Orada dinlenebilirim,belki yeni birkaç karakterle karşılaşır kendime kitabım için malzeme bulurum,hem,neden olmasın belki birkaç gün kalabilirim bile!

Aptal çobanlar! yine bir tanesi yaklaşıyor.İnsanın çevresinde olan varlıklardan zihinsel olarak etkilendiğine inanırım.Buna göre tüm çobanlar da koyun kafalı oluyor tabii.Gerçi,tüm dünya koyunken,onun en azından bunun farkında olması da ironik olarak etkileyici.

-Merhaba Efendim!Gezgin misiniz?
-Ah Evet.Hayır.Aslında sayılır.Bir yazarım ve kitabım için kaynak topluyorum.Adınız nedir acaba?
-Tobias.Efendim.Ya siz?
-Bana Bay Joos diye hitap edebilirsiniz.Sandbrun köyündenmisiniz?
-Doğru tahmin ettiniz efendim.Buraya daha yakın bir köy de yok halihazırda.Buyurun,yürüyelim beraberce.
-Memnun olurum.Önden lütfen.


Aptal çobanlar!Şu diyaloğu kaç kez yaptığımı hatırlamıyorum bile.Gerçekten koyunlaşmışlar.
Yürüyoruz,hayatından bahsediyor,sorunlarından,küçük planlarından,kurtlar tarafından kapılan koyunlarından,karısından,çocuklarından,evinden,akan damından ve ona dair binlerce öğeden daha.Tabii ki dinliyorum bu dünyanın birkaç yürüyen buttan ve paradan ibaret olduğunu sanan çobanı.Her gerçek yaşam kırıntısı benim için büyük önem arz eder.Kendi yaşamımdaki boşluğu da böyle doldururum,onların hayatlarını yaşarım haftalarca,ben insan bağımlısıyım,yalnızlık tek tutkum ve kiralık katilimdir işte bu yüzden.Benim için yaşar tüm insanlar da.Anlatırlar ve beslerler beni.Mutluyum böyle,tekdüzeliğe sarılmadan yaşıyorum farklı dünyaları.Tek gecede sonuçlanan ilişkiler gibi,tek farkı ben herzaman geceyi yaşamaktayım.Sonu yok.Bitmesi mümkün değil.Ta ki ben ölene kadar.O zaman da dünya yok olacağı için problem teşkil etmiyor benim için.

Yürüyüşümüz sona eriyor,köy meydanında karşılanıyorum,sorulan ilk soru o yönden geldiğim için kuzeyde yanan köyden haberim olup olmadığı."Çok talihsiz bir olay diyorum,büyük ihtimalle çetelerdir".Kafa sallayıp onaylıyor koyunlar.Gülümsememi saklıyorum ve en yakındaki eve davete icabet olarak ilerliyorum.Cebimde kalan kibriti bir kenara atıp etrafa acılı bir haber almış bir Alman gibi bakıyorum koyunlara.Onlarda çobanlarına.İç gülümseyişim devinim kazanıyor.

Ah!Bu arada,uyumayı bilmeyen köyden yükselen duman umarım peşimden buralara kadar da gelmez,ciğerlerimin su toplamasını hiç istemem açıkçası.Yeterince kötüler zaten.

Yorumlar