Limitli Sınır Çizgileri


İçinden geleni yapmak demek aslen ne ifade eder?Gerçekten tamamen içgüdülerimle davranıp,tanımlayamadığım dürtüler tarafından dürtülmektenmi bahsediyorum bilmiyorum.Fakat sanmıyorumki aramızda sadece istediğini yapan birileri olsun.(1)Aile,toplum,dinler,yasalar bazen kendi zihnimiz bile bu sınır çizgilerini boyayan gündelikçi işçileridir içgüdülerimizin.İçgüdülerimiz,çok çok uzun bir süre önce aşağıda bahsedeceğim karakterler yüzünden,mükemmeliyetçi ve ahlaklı toplum yapısı tarafından suçlu bulunup ev hapsiyle cezalandırılmıştır.Bu evin nerede olduğuna dair teoriler ise konu dışıdır şu an için.Ayağına bağlı bir metal bulunan bu sıcakkanlı güdülerimiz,kendilerini dışarı çıkaramadıkları için,gün yüzü göremedikleri için hep ayıplanmışlardır.Tıpkı...tıpkı yazın çok beyazsanız dışarı çıkamamanız gibi,gidip biraz bronzlaşın!Elime kalemi her aldığımda(2) aynı sorunla karşılaşıyorum.O kadar büyük bir eve hapsediyorumki kendimi,evden dışarı çıktığımda gerçekten,evin içindekilerin beni ayıplayacağını düşünüyorum.Burada bahsedeceğim kimi kavramlardan insanların tiksineceğini,ayıplayacağını,kimilerinin "cık cık"layacağını biliyorum.Bu yüzden yerdeki sınır boyalarına tükürüp ayağımla silmeye çalışmak bile korkutucu oluyor.Plato'nun mağara alegorisine benzer bir durum bu büyük ev alegorisi.Yukarıda 'aşağıda bahsedeceğim' dediğim karakterler bu evin dışındaki bahçede bronzlaşan insanlar gibiler benim için.Kabul etmeliyiz,hepimiz kimi zaman özeniyoruz onlara.

1 Numaralı Yolcu:Kabil.Bu semavi dinlerin başrolünde olan kötü karakter,aslında hepimizin atası olabilir.(Teolojiyi doğru kabul ediyoruz)İlk insanlardan olan bu şahıs,aileden ayrı yaşama psikolojisini geliştiremediği için peygamber olan babasıyla beraber ikamet etmektedir.Habil adlı bir de kardeşi vardır.Hikayeden haberdar değilseniz,bu Habil iyi çocuk,Kabil kötü çocuk.Velhasıl,Olaylar burada gelişir.Kabil kardeşini arada yaşanan bazı anlaşmazlıklar yüzünden öldürür.Ben düşünüyorumki Kabil gerçekten içgüdülerine yenik düşmüştür.Temel olarak bakarsak,dünyada topu topu 4 kişi var(bilgi eksikliğinden doğan varsayım) ve kötü çocuksanız sevilmezsiniz aileniz tarafından.Bu sevgiyi dağda bayırda bulamayacağınıza göre,sevginin toplandığı diğer kaynağı yok ederek onu ele geçirirsiniz.Tabii ki Kabil'in mantık pek umduğu gibi işlemez.Ailesine bir gram çekmeyen Kabil,böylece ilk cinayeti işler.İçgüdülerine yenik düşer ve bundan sonra insan öldürmek yanlış bir hareket olur.Bunun zaten yanlış olduğunu biliyorum(bkz. Sınırlar,Toplum Baskısı).Anarşik veya kaotik bir toplum düzenini istediğimden değil,sadece nedenleri merak ediyorum.Belki inanmazsını şöyle bir görüş bile var literatürde;madem Tanrı insanı öldürebiliyor,insan neden insanı öldüremesin?Tüm görüşlere eşit uzaklıkta olmaya çalıştığım için,yorumu tamamen size bırakıyorum.

2 Numaralı Yolcu:Marquis de Sade.Varolmuş en özgür insan sıfatını alabilecek kadar kendini özgür gösteren Sade,şu hepimizin esprilerde,günlük hayatta kullandığımız "sadizm" teriminin isim babasıdır.Karakter olarak şiddete,cinselliğe ve cinsellikte şiddete eğilimlidir.İnsanların doğal olarak cani olduğunu savunur.Bastilles'in müdavimlerinden olan bu arkadaş,uzun yıllar bizim gerçek veya çakmalarını giydiğimiz Lacoste'da bir şatoda gününü gün etmiştir(tam anlamıyla).Eserlerinin hepsini yokluk zamanında,hapishanede yazmıştır,hapiste olmadığı zamanlarda ne yaptığını da az çok tahmin edebiliriz.İki taraflı da çok eleştirilmiştir,kimi zaman cani,kimi zaman filozof ve özgür ruhlu olarak adlandırılmıştır.Fakat reklamın iyisini ve kötüsünü bir kenara bıraktığı için yıllardır konuşulmaktadır ve eserleri hala incelenmektedir.Bunun nedeni de olaylara şu anki sınırlarımızla bakmadığı için kimi hikayelerinde insanın doğasına objektif yaklaşabilme özelliğidir.


Bu iki karakter ve onlar gibi bir çok insan,şu an suç diye adlandırdığımız davranışların en uç noktalarına gitmişlerdir farklı açılardan.Fakat bence suç,"duruma" göre değişir.50 yıl sonra mükemmel dünyamızda 70 milyar insan yaşıyor olabilir ve birilerini öldürenlere şehir meydanında madalya takılıyor olabilir.Bunları gözün ardına itmeden düşününce için belki sınırlarımız istemeden aşılıyor olabilir,fakat 50 yıl sonra bu yazılanların,oynananların,dinlenenlerin evin içinde sadece bir oda olabileceğini unutulmamalıdır.




*1.Öyle birileri varsa kısa zamanda bana ulaşsın.

*2.Kalem dediğime bakmayın,yazar tribine girmeye çalışmak bu.Gayet klavye kullanıyorum.

Yorumlar