CBT

                 Karşıdan gelirler, sağdan veya soldan, yön duygularını kaybetmiş bir şekilde yürüyen insan silsilelerini görürsün, hepsi nereye gideceğini bilir fakat nasıl veyahut kiminle gideceğini bilmez, bilemez, güruhlar halinde yürüyüp birbirlerine çarparlar. Geniş bir alanda yürünür, bir katedral önü gibidir, yaşamış ve ölmüş rahip-krallar tarafından yapılmış Hezekiel tarafından tasarlanmış koca bir saray avlusu, tepesindeki aynada görür herkes diğer tarafı ve yürümeye devam eder.

                   Kimileri vardır, bunlar diğerlerinden ayrılır, diğerlerini takip ederler, ya büyük bir hayranlıkla ya da büyük bir aşkla bağlıdırlar önlerindeki karakterlere. Koca liderlerdir bunlar bazen adı İsa olur öndekinin bazen Buda, bazen ise ikisi birden. Sürüklerler gittikleri yönde kitleleri, ilerlenir hep beraber, amaç kendi cennetlerine ulaşma yolunda yürümektir, birbiriyle bağ kurmadan yürümektir, ufak ciğerli atlar gibi çatlayana kadar yürürler ve atlar her zaman sadece birer at değildirler.
 
                   Kimileri de yoktur, ne nereye yürüdüklerinin ne neden yürüdüklerini ne de yürüdüklerini bilmezler. Avarelerdir, filozoflardır, delilerdir, inançsızlığına tapınan gezginlerdir, çarptıklarının da yollarını değiştirirler, onlara dokunduğunda sen de onlardan birisi olup çıkar ve aynı zamanda yoldan da çıkarsın. Bu insanlar çıkış insanlarıdır ve kimi zaman bunu yapmak zorundasındır.

                    Bazıları da o kadar vardır ki, birbirlerinin yanında yürürler, çoğu zaman göremezsiniz, gölgelerini ve izlerini görebilirsiniz fakat kendileri yokturlar çünkü halihazırda yoldadırlar. Ben bu şanslı olanlardanım, yürürken yanımda biten kara kalın saçlı ve kaşlı adamın yürüdüğü yolda yürürüm, çünkü bilirim ki biz yürürken ne bir yalancı peygamberin peşine düşeriz, ne bir meşk havuzunda birimiz yoldan çıkar, ne de bir deli, bir gezgin bizi yolumuzdan saptırır. Bunu biz biliriz, ve her zaman yaptığımız şeyi yapar yürürüz. Şansımız da yaver giderse o Mr. Bloom olur ben de Joyce.

Yorumlar