İtiraflar



Tüm itiraflarını cenazene sakla. Hayattayken edilen tüm itiraflar aslında feda edilebilir, başa çıkılabilecek anlatılardır. Asıl üstesinden gelinemeyecek itiraflar hep bir yerlerde saklanır.Belki de eski şifonyerlerde.  Öldükten sonraya kadar. İtiraflar başlığı altında yazacağım veya söyleyeceğim her cümle aslında insanların gözünde kazanılması gereken küçük çapta savaşlardır. Bir inandırma hikayesidir, aldatmadır, ilüzyondur, simülakrdır. İnsan, ben, sen, hepimiz birbirimize anlattığımız hikayelerle kendimizi oluştururuz, söylediğiniz sözlerin bir tekine bile inanmamam bundandır. Yazdıklarım, yazdıklarınız, dinlediğim, dinlediğiniz her kelime koca yalandan bir evren sarmaşığının dallarıdır. Oluşmamış olan oluşturmak istediğiniz yalanlar bunların hepsi, biliyorum, itiraf ediyorum, bunu bildiğimi itiraf ediyorum, hepinizin bunu reddedeceğini fakat içinizden de böyle olduğunu bildiğiniz için bir korku esamesi duyacağınızı biliyorum. Neden bilmiyorum, bu korkuyu her insanın duyması gerektiğini düşünüyorum.

 Yüzlerce sayfa da, binlerce kitapta Rousseau nun itirafları yazılıdır. Bir tanesine bile inanmak mümkün değildir, bir insanın bu yükü taşıyabilecek denli güçlü olması zoruma gider de ondan inanamam. Bir insanın içi ve dışı bir olamaz, iki evren birbirinin içine geçemez. Küçük bir olasılıkla olsa da aramızda da vardır, anlattıkları gerçek olan, yalanlarla süslenmemiş, Styx kadar berrak hikayeleri dillendiren yüce gönüllü insanlar. İnkar edilemeyecek bir gerçek gibi görünse de, yeteri kadar insan tanımış her kişi bilir ki bu gerçeği gözardı etmek bir ihtiyaç haline gelir ve boğazınıza yapışır. Bir yandan anlattığınız ve dinlediğiniz yalanlardan tiksinip, uzaklaşmaya çalışırsınız fakat toplumun ve diyalogların arkanızdan geldiğinizi de bilirsiniz. Kaçamazsınız, şeytanlar veya canavarlar değildir kovalayan, kesinlikle sizi yakalayacağını bildiğiniz güruhtur. Bir süre sonra bir de bakarsınız ki o güruhun arasında koşuyor ve bir sonraki kaçağı yakalamak için tüm gücünüzü harcıyorsunuzdur. Kabullenme insanın en zor eylemidir, bir kayayı binlerce kez bir dağa çıkarmak için uğraşabilirsiniz fakat kabullenemezsiniz, çıkınca oradan da düşeceğini kabullenemezsiniz. Eğer o güruhun içindeyseniz, herkesin orada olmasını istersiniz, dışarıdakileri yakalarsınız, sürek avını sürdürür, gerçekten kaçanlara da hiç yaşamamışlar gibi davranırsınız, davranırız. 

Gündelik hayatımı biraz da olsa irdeleyerek düşündüğüm bu kavramların size yabancı olduğuna inanmıyorum, itiraf ediyorum hepinizin bunları bildiğinizi biliyorum. Samimiyet bir buluttur, görünür ve içinden geçilebilir, tutulamayan, orada olup bizi gölgesiyle serinlettiğine inandığımız koca beyaz tombul bir buluttur ve ne kadar üzücü olsa da her söz gibi bir yalandır. Tek gerçek siz ne düşünüp hissediyorsanız odur, ve tüm yazılanlar birer hayal ürünü olup gerçeklikle hiç bir ilgisi yoktur.

Yorumlar