Dün'den Gelen

         
                   Uykudan gözümü açıp ilk gördüğüm kişinin aslında gözümü ilk açıp gördüğüm kişi olduğunu tahmin etmem tabii ki mümkün değildi. Elli yaşlarında uzun boylu, beyaz kirli sakallı, yaşına göre santimetrekare başına bir hayli saç düşen, oldukça antipatik bir gülümsemesiyle tepemde dikilen olan herifin teki. Eve nasıl girdiğini sorarak klişeyle  başlatmak istemedim ilişkimizi. Gözümü açar açmaz sağ bacağımla karın boşluğuna tekme atmayı seçtim o yüzden. Seçmemiş olabilirim, belki de refleksti. Bir anlamı da yoktu, olsa da ne değişirdi? İki adım sendeleyip, tanımaman çok normal diyerek kahkaha attı ama bu kadar agresif biri olarak yetişeceğini düşünmemiştim diye devam etti. Merhaba ben eben dedi. İki buçuk dakika süren açıklamasını dinledikten sonra, tam da şu an yıllar önce doğmasına sebep olduğu çocuğun peşine neden düştüğünü sordum, biraz düzümdür, çok büyük planlarım var dedi. Bir ebenin bu kadar geniş bir vizyonu olmasına şaşırabilirdim eski hayatımda. Fakat, dur dedim şu an değil. Dünden kalamayan sigaranın yokluğu ile canım sıkılmıştı. Uzattı ebem. Sevmeye başlamıştım herifi. O da bir tane yaktıktan sonra uzandı çekyata, içimde meraktan çok heyecan vardı. Düzenin bozulmasıyla gelen kocaman kıpkırmızı bir küre oturmuştu mideme. 

                 Kaç yıl oldu insanların doğmasına sebep olalı bilmiyorum, fakat o zamandan beri çok güçlü bir takıntım var, elimle dünyaya gelen her çocuğun kaydını tutar, ileride nasıl insanlara dönüştüklerini ve bir etkimin olup olmadığını merak ederim. Senin gibi izlediğim yaklaşık altı yüz çocuk vardı bir zamanlar dediği anda bu adamın obsesif ve sosyopat olduğunu fakat çok ilgi çekici bir karakterinin de olduğunu düşünmüştüm. Üç yıl kadar çalışmışımdır en fazla, o zamandan beri o kadar çok iş yaptım ki hatırlamıyorum bazılarını. Taksicilik, garsonluk, cerrahlık, yasa dışı cerrahlık, avukatlık, hatta uzun bir süre kiralık katildim inanır mısın dedi. Gülerek karşılık verdim kırık gülüşüne ve yeşil gözlerine. Bana yalan söylemesi için sebep yok dedim içimden fakat absürt hikayelere inanma konusunda güçlük çekmemi anormal karşılamaz kimse sanırım. Hepiniz büyüdünüz, şekil aldınız, iç ve dış çatışmalar yaşadınız ve ben sizi izledim, tabii ilgimi kaybettiğim çocuklarım olmadı da değil, şu an yirmi ikisini gözlemliyorum aktif olarak. Neden gözlemlediğin ve şu an çekyatımda neden sigara içtiğini açıklamaya başlarsın diye düşünmüştüm tam da dedim.

                  Farkında değilsin dünya çok tuhaf, işin daha garibi, sen daha tuhafsın, tanıştığın bir çok insanla konuştum buraya gelmeden, o yüzden seni tanımadığımı düşünüyorsan yanılmış olabilirsin. Siktir git dedim içimden. Duymuş gibi güldü. Kelebek etkisi gibi zırvalardan bahsetmek istemiyorum ama o kadar ufak anlarda hayatınızı yönlendirdim ki, bu yirmi iki kişinin hayatı dev bir "reality show" gibi şu an. Tekrardan güldü. Sinirim bozulmaya başlamış, geçen gece yaşadığım halisünasyonların devam ettiğini düşünmek için elime bir çok sebep geçmişti. Tabii ki yapmadım, gerçekle hayalin ayırdını hiç bir zaman kaybetmedim. Eminim, bu herif garip bir oyun oynuyor ve şu an sadece izlemek istiyorum. Sen dünyayı değiştirecek bu yirmi iki kişilik piramidin tepe noktasısın, Horus'un gözüsün, fakat mükemmelleştirmen gereken şeyler var, fiziksel ve duygusal olarak, mental gücünden şüphem hiç yoktu, sekiz yaşında başına gelen o olaydan sonra şüphe etmem gereken bir şey olamaz zaten.

                 Ayağa kalktım, yerime oturdum, ikinci sigarayı yaktım, beynimle oynamaya çalıştığını fark edip sükunetimi korudum. Hayran hayran baktı. Şu andan itibaren bir senen var dedi. Bir sene içinde diğerleriyle tanışacak, onları seninle gelmeye ikna edecek, bir tanesine aşık olacak, diğerlerini kendine hayran bırakacak ve bu eve toplayacaksın. Olur, yalnız başıma baya canım sıkılmıştı zaten dedim, ayağa fırladı, yaşına göre bir hayli çevikti, tekrar yüzüme bile bakmadan, çanta kitaplığın önünde, seneye görüşürüz Dünya'nın en güzel Dün'ü dedi ve toz bulutu olmadan, evin karşısına bıraktığı arabaya atlayıp kasabadan uzağa doğru yelken açtı. Çantaya doğru giderken içimde yıllardır hissetmediğim hislerin uyandığını fark ettim. Adam haklıydı, dünya tuhaftı, fakat ben daha tuhaftım.

Yorumlar