Vuoto





Varlığımızın iç duvarlarına çarparak çıkardığımız dersler, hayatımızdan en anlamlı değerleri çekip çıkarıp, bizi belki de her zaman beklediğimiz ve istediğimiz o yola sokup çığlıklarla sevincimizi yaşayacağımız o geniş avlunun içine götürecek.

Düşündüğümde, aynaya baktığımda ne on yıl sonrasını ne on yıl öncesini görebiliyorum halbuki on yıl önce on yıl sonraki halimi görebiliyor onunla kurduğum diyaloglarda kendimle ilgili aydınlanmalar yaşayabiliyordum. Şimdi ise bağlantı kopuk gibi, bir şeylerin fazlalığı eksiklikler yaratmış bu da hem kendimi hem çevremdekileri feci bir hayal kırıklığına bulamıştı zira ne ben artık onlar için kendim olabilmiş ne de onlar benim için ben olabilmişlerdi. Bu aradaki kopukluk kimi zaman en sevdiklerinizin sizi terketmesiyle sonuçlanır kimi zamansa sadece arada belirli boşluklar bırakır dokunamayacağınız, soğuk, anlamsız, hafif karanlık ve dairemsi boşluklar. Bilirsiniz bu boşlukları, içinizdeki ufak tedirginlikler gibidir, bir üzüntüye ve gerginliğe eş değer olduğunu bilirsiniz. Canınızı acıtmasa da ondan daha kötüdür, sürekli daha büyük bir hüzne sebep olacağını düşünüp kendi dalgalarınızın içinde boğulur ve gece uykusunun karanlığına saklanmaya çalışırsınız. Kimi günler sadece artık gece çöksün diye bekler, kimi geceler sadece artık sabah olmasın diye beklersiniz ve bu sonsuz döngünün içindeki Nox'un kollarına sığınır ve beklersiniz beklemenin aslında en kötüsü olduğunu bile bile. Karanlık yollardan geçmek her insanın harcı değildir ve bu karanlıktan çıkıp aynı kişi olduğunuzu düşünmek sadece insanların en az evrilmişinin akıl erdirdiğini düşündüğü basit bir olgu olarak çıkar karşınıza. Beklemek yerine karanlıkta yürümeyi ise tercih edenler sadece karanlık çağların şövalye ruhlu insanlarına yakışır, Tıpkı Beatrice' in peşinden Tanrı'yı karşısına alan Dante gibi, aynı anda hem karanlıkla hem de içinizdeki ışıkla savaşmanız gerekir çünkü. Çünkü Dante en azından ayak izleri bırakmış, sizi kendi yerine koyarken kendini de sizin Virgil'i haline getirerek silinip gitmiştir. Şimdi Dante'ysek yarın Virgil, dün de Tanrı idik eninde sonunda. Kendinizi bu yazıda bulamazsanız ilk kelimeyi yokluğumuzun olarak okuyup farklı bir boyuta atlayıp oradan bana ulaşabilirsiniz.

Ne kadar karışırsa zihnin;
O kadar azdır kinin.

Yorumlar