Eski


"İçin ve dışın her zamanki gibi yanarken, sen yılları sayamadan sadece o bir kaç anına tutunup hepsinin bir ilüzyon olduğunu düşünebilirsin. Sonuçta nice nihilistlerle uzun geceler geçirdin, onların her dudak aralayışı seni olduğun yerden biraz daha uzaklaştırdı-dikey düzlemde-fakat senin istediğin ise sadece biraz huzurdu. İstek bile diyemezsin, arayış belki de en dengesi bozuk haliyle. Fakat yükselirken hissettiğin, huzurdan çok ufak bir mide bulantısıyla karışık, yıldırımlarla yüklü duygu bulutları olur. Her dudak aralayışında bir varoluşçunun, sen serin bir ses duyarsın. Cehennemde hissettirecek kadar sıcak, en yüksek dağların üstündeki kadar soğuk, zihninin en derininde en büyük korkun ve en büyük hazzının bulunduğu yerde, ikisinin yin ve yang dan bile daha çok birbirine bulaşmış olduğu yerde, yozlaşmış iki aptal molekül bütünü olduğunu bile bile, koşa koşa, uzanırsın onlara ve bir rockstarın dediği gibi rahat yumuşak ve sıcak bir yatağa uzanır gibi uzanırsın aralarına. Ne kadar sakınsan da kendini materyalden, temelinde bilirsin ki en güzel anların bile sadece bir kaç hormonun sel gibi beynini basması, onu sular altında bırakması ve geri kalan tüm usunu botlarla tahliye etmesidir. Bunları bile bile, koşa koşa yine gideceğimiz yer beynin o ussuz bucaksız bölümleridir. Cehennemde de, cennette de, arafta da, tahayyül edemediğin tüm paralel evrenlerde de ulaşmaya çalışacağın yer orasıdır. En dip. Çünkü bilmediğimiz başka yer yok, bilmediğimiz, tanımadığımız başka kimse yok, her tanıdığını düşündüğün insan onun  kendi zihnindeki yansımasıysa, nasıl bahsedebilirsin birini anladığından, onun beyninin içinde yaşamazken, onun zihninde hangi doğal afetlerin gerçekleştiğini bilmezken. Demem o ki, cehennem her zaman yanar ve sen aslında onun içindeyken, onun da senin içinde olduğunu unutup Sisyphos gibi acı çektiğini düşünürsün."

Neredeyse 100 hafta önce yukarıda bahsettiklerimi yazıp, kaydettim. Çünkü artık ne bunu yazan zihnim aynı şekilde yönetiliyor, ne de vücudumda bana böyle hissettirecek bir hormon çeşidi kaldı. Aslına bakarsanız klavyeyi e-mail ya da iletişim harici bu şekilde kullanmak bile absürt geliyor. Sanırım bu sayfada bana ait herhangi bir kırıntı bulmak bile hayli zor artık. Başka bir hayatı hatırlamak gibi hepsi, aralarında yaşanmamış olanlar bile olabilir, daha da kötüsü yaşayıp unuttuklarım bile olabilir.

Geçenlerde izlediğim bir belgeselde insan vücudunda yer alan tüm hücrelerin en fazla 8 yılda kendini yenilediği ve eski vücudumuzdan geriye hiç bir şey kalmadığını öğrendim. Sanırım olması gerekenden daha etkili oldu bu bilgi üzerimde. Bu 8 yılın hangi dönemindeyim, ne zaman yok olurum ve yerimi başka birisi alır bilmiyorum. Tek umudum ise çoğalmadan genlerimi aktaracağım bu kişinin benden daha mutlu olması. Referans olması açısından, iki yıl sonra bunun altına istediğini yazabilirsin RasV2.


Yorumlar